Google Arama

Custom Search

15 Temmuz 2010 Perşembe

Savaş Topu (Minyatür Ev Yapımı )



[DİKKAT]
Yazıda anlattığım uğraşıyı denemenizi önermiyorum, çok tehlikeli olabilir. 
 Liseye ilk başladığım yıllarda yaptığım bu uğraşı, belkide şu zamana kadar uğraştığım uğraşıların en tehlikelisiydi.

  Bu, bir savaş topu maketiydi. İçine doldurduğum çivi, raptiye vb. gibi demir parçalarını balkonumuzun duvarlarına acımasızca atmamı sağlayan bu oyuncak, elektrikle çalışması bakımından da bir yenilikti.

Alt komşumuzun bana öğrettiği iki kibriti ters bir şekilde folyoya sarıp ateşleme numarasından da etkilenerek yaptığım ilk çalışmam gerçektende ilkeldi.



Resim1,2: Yukarıda Kibrit Füzelerin Yapımı, Aşağıda İse Tam Ortadan Yakılması Görülüyor. Daha Sonra Ön Veya Arka Kibrit Yanıp Fırlıyor.
 İlk savaş topu yapma çalışmam apartmanımıza döşenecek olan doğal gaz borularından kalan ufak bir boru parçası ile yapacaktım. Ama ne yazık ki bu boru oldukça geniş ve işleyemeyeceğim kadar kalındı.

  Bu arada, barutla çalışan bu küçük oyuncağın barutunu nereden bulduğum sorusuna gelince, bunu babamın sıkı bir avcı olmasına borçluyum. Uzunca bir süredir ava çıkılmamasından ötürü de kullanılmayan, artmış barutlar benim için biçilmiş kaftandı.

 Kibritle yaptığım uyduruk fişek numarasından sıkıldıktan sonra elime geçen güzel ve kalınca bir alüminyum levhadan bir boru oluşturarak ilk savaş topumu gerçekleştirmeye yaklaşmıştım. Borunun arka tarafını iyice sıkıştırdığım alüminyum folyolarla kapatıp ağızdan kara barutu doldurmuştum.

  Ateşleme sorununu çözmem pek sorun olmadı, bir zamanlar şeklinden dolayı bombaya benzettiğim güzel bir mumu yakarak borunun en altına tutturdum. Bu işlemlerin hepsini evin çabukça su bulabileceğim yerlerinde yapıyordum, ayrıca buralarda yanacak pek fazla şey yoktu içinde ben olmadığım sürece:)

Düzeneği hazırlayıp mumu yaktıktan sonra hemen ışıkları söndürüp evdeki inşaat ve ilaçlamalarda kullandığımız lastikli gözlüğümü taktım, banyonun dışına çıktım ve kapıyı, içerisini görebileceğim kadar açık bırakıp gizlice içeriyi seyrettim.


Resim3: İlkel Topun Canlandırması. Tutanaklar Çamaşır Mandallarından oluşmuştu.

  Bir dakika bile geçmeden borunun ucundan parlak, beyaz bir alev çıktı ve boru yerinden fırlayıp şiddetli bir pohlama sesi ile yan tarafa düştü. Ağzından yanmayan barut parçaları da saçılmıştı çevreye. Banyonun içi de bir anda ışıldayıp kararmıştı.

  Kara barut kullandığım denemelerde içerisi gerçekten çok ağır ve çekilmez kokardı. Eski zamanlarda yapılan savaşlarda kara barut kullanıldığından savaş alanlarının nasıl bir koku ile kaplandığını da hisseder gibi oldum böylece. Kahverengi barutun kokusuna ise bu kokunun yanında hoş bile denilebilir.

   Bu denemelerimden bir süre sonra ise beni doyuracak, ’’işte bu bir savaş topudur’’ diyebileceğim bir şey yapmak istemiştim.
 Öncelikli sorunlarım ise güvenlik (çok önemli!), ateşleme, borunun tutanaklı bir şekilde oturması, maketin yeniden kullanılabilir olması gibi sorunlar vardı, ayrıca görünümü de hoş olmalıydı.
 O günlerde denk gelmişti ki, elektrik ve elektronik uğraşılarına çok ilgiliydim ve emekleme aşamasında olmama karşın elimde kaliteli doğru ve alternatif akım kaynakları vardı.  Elektronikle uğraşırken her gün mutlaka bir kısa devre oluşturur ve ellerimi de yakardım. Tam hatırlayamıyorum ama sanırım uzaktan kontrol edebileceğim bir ateşleme sistemini bu zamanlar akıl etmiş olmalıydım çünkü kızaran teller canımı epeyce yakmıştı.
  İşte en büyük sorunumu çözmüştüm! Artık yeni top modelimi yapmanın zamanı gelmişti. Elimdeki kola kutularından levhalar kesip, düzgünce bir araya getirdim. İnce inşaat telleriyle de halkalar şeklinde destekleyerek boru şekline soktuğum levhayı, iyice sağlamlaştırdım.İçeride oluşan basınç, bu kemerlerle levhaların şişmesini bir şekilde engelleyecekti.

  Borunun üzerine eğlenceli olur, işi abartayım ve belki de işe yarar düşüncesiyle bir kaç kat kağıt peçete, birkaç kat alüminyum folyo ve son olarak ta karton bir kutu ile kılıf yapmıştım. Bütün bu parçalar benim savaş topumun içinde oluşan ısıyı yalıtarak bana gelecek bir zararı önleyeceklerdi.
 Sıra topu oturtacağım düzeneğe gelmişti ki, bu da estetik açıdan önemliydi.
İlk olarak topun geri sekmesini önlemek gerekirdi ve ikinci olarak ta Medial of Honor adlı İkinci Dünya Savaşı temalı bir oyunda beni çok etkileyen savaş toplarına benzer, etkileyici çizgilere sahip görünümü olmalıydı. Mukavva kartondan kestiğim tek parçalı bir tasarım, işimi görmüştü.

 İlk yaptığım toplarda gördüğüm kadarı ile de patlama anında ağız kısmından epeyce parça çevreye saçılıyor ve alev yumağı oluşuyordu. Bunu önlemek için de hem arkadan hem önden olmak üzere yine yukarıda saydığım sıra ile içi döşenmiş yalıtımlı folyolar kullandım.

İsmini ise topun görüntüsünden dolayı ''Zımba'' koymuştum.
Sonunda Top Hazır!
Resim4: Tasarımın Oluşmuş Şekli. Bu Resmi Cep Telefonlarının İlk Fotoğraf Çeken Modellerinin Olduğu Dönemde Çekmiştim. Bir Çok Uğraşımı Fotoğraf Makinamın Olmadığı Dönemlerde Yapmam Ve Yaptıklarımı Unutmama Bakılırsa Bu Fotoğraflar Bir Hazine Benim İçin. Namlu deliği ve fünye yerleştirme kısımları üstlerindeki kıvılcım önleme kalkanlarından dolayı gözükmüyor. Topun hemen yanında attığı mermi gözüküyor.
  İlk denememi balkonda yapacaktım, nedeni hem sesi mahalleye duyurmak, hem de zarar vermek istediğim nesnelerin burada olmasıydı. Topa kendi yaptığım özel ateşleme sistemini arkadan yerleştirdim ve namludan içeriye küçük bir vida parçasını bıraktım.

 Ardından hemen içeri girip camın arkasından siper aldım ve elimdeki ateşleme düğmesine bastım.

Güzel ve keskin bir patlama sesi yayıldı çevreye bir anda. Balkon bir anda dumana boğuldu ve bu kargaşanın ortasında havada bir şeyin takla attığını gördüm.

Ortalıkta alev ve duman adına bir şeyi kalmayınca hızla dışarı çıktım (Elimde de her duruma hazırlıklı olmak için bir tas su vardı:)). Savaş topum ters dönmüştü! Çevreye barut kalıntıları saçılmıştı ve en önemlisi top namlusunun baktığı duvarda benim için büyük, ev ahalisi için fark edilmeyecek kadar minik bir delik oluşmuştu.

Biraz aradıktan sonra duvardan seken çivi de elime geçti. Yaşasın! Artık istediğim zaman çalıştırabileceğim bir savaş topum vardı!

Tüm araç gereçleri balkondan çıkardıktan sonra çözmem gereken bir sorun olduğunu hatırladım. Maketim patlamanın etkisi ile ters dönmüştü. Zımba adını verdiğim bu maketin, zımba gibi fırlayıp düşeceği kimin aklına gelirdi ki...

 Geri tepme kuvvetinin bu kadar etkili olacağını düşünememiştim, çünkü birkaç ağırlığı topun zemine değen kollarına yerleştirmiştim. Okuldaki ders aralarında bir çok çizim yaptım kâğıtlara.
 Hatta ilk defa bir kız arkadaşımın böylesine şeylere meraklı olarak bana birçok soru sorduğuna da şaşırarak. Çünkü bırakın kızları, erkek arkadaşlarımdan bile pek azı ilgiliydi bu tür ilginç eğlencelere.
 Yaptığım çizimler çok hayali olmuştu. Çünkü geri tepmeyi önlemek için hidrolik pistonları kullanmayı düşünüyordum. İçini gaz veya sıvıyla dolduracağım bu pistonlar, o günkü şartlarıma göre yalnızca birer düştü.
Resim5: Bacak Aralığına Ağırlık Eklenmiş Model. 4.Resimde Bacakların Sonunda Görülen Ağırlık Somunlarının Ön Tarafa Alınması da Ufak Bir Ayrıntı. Bu Ağırlıklar, Kuvvetin Uygulama Noktasının Olabildiğince Uzağa Alınmasıyla Momentinin Artırılması Amacı İle Uzaklaştırılmıştı. Ne Kadar İşe Yarardı Bu Tam Bir Bilmece.
Yapağım tek şey, topun önüne biraz daha ağırlık koymaktan başka bir şey olamadı. Ağırlığı eklemiştim eklemesine ama artık bir deneme daha yapmak içimden gelmemişti. Sanırım bu işten hevesimi almıştım. Özene bözene yaptığım bu maketi ilk ve son defa kullanmıştım. Nedeni bir başarısızlık değil, bu konuya ilgimi kaybetmemdi ne yazık ki….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder