Google Arama

Custom Search

15 Temmuz 2010 Perşembe

Mancınık Yapımı Üzerine Anılar, Öneriler




Resim1,2,3: Geleneksel Bir Mancınık, Kol Kuvveti İle Çalışan Bir Sapan, Gerilme kuvvetiyle Çalışan Bir Ufak Mancınık (Ok Atıyor Olmalı)
   Mancınıklar, kuşkusuz savaş tarihi ile ilgilenen pek çok kişinin ilgisini çekme konusunda, aynı zamanlı diğer silahlara karşı daha başarılı olmuşlardır. Daha önce de belirttiğim gibi ilkel silahların insanlar üzerindeki ürkütücü etkisi, mancınığın işleyişindeki yalınlık, tahtaların birleştirilmesi ile oluşmuş olması ve savaş filmlerinde ki edindiği yerin ayrıcalığı bu durumun nedenleri arasında olmalıdır.

Mancınık, fizikteki ‘’basit makineler’’ arasında yerini alan kaldıracın işleyiş yöntemine sıkıca bağlı olarak çalışan, genellikle taş, ama bazen yanıcı cisimlerde atan bir orta çağ savaş makinesidir. Bir destek noktasına bağlanan çubuğun bir ucuna uygulanan kuvvet, öteki uçtaki cismi fırlatarak atışın yapılmasını sağlar ve yeniden doldurularak çalışmasını aynı şekli ile sürdürür.
Mancınıklar İle İlgili Bilgi(Tıklayın) 
Resim:4: Kaldıraçta Etken Kuvvetler. Denge Durumundaki Bir Kaldıraçta Destek Taşı (Ortadaki Üçgen) Nereye Yakın Duruyorsa, O Taraf Daha Ağırdır. Bir Ağırlığın Kaldıraçta Oluşturduğu Kuvvet, Cismin Ağırlığı İle Destek Taşına Olan Uzaklığının Çarpımından Oluşur.

Bastıbacakken toprakla iç içe olmamı, her zaman kendim için gurur verici ve yaratıcılık duygularımı açığa çıkarıcı bir araç olarak görürüm şu an. Gurur vericiydi çünkü eli toprağa değmemiş olan birçok arkadaşımın, ne kadar miskin, yapay ve boş bir çocukluk geçirdiğini kendi gözlerimle görmüştüm. Çocukların eli toprağı ve çamuru, yüzü şiddetli yağmuru ve tozlu rüzgârları görmeli.

Toprağa çukur kazmakta başlı başına bir bilgi alanıdır çocukluk için. Çünkü gezdiğiniz her yerdeki toprak aynı toprak değildir. Kimi sert kumtaşı zeminli, kimi ise sıkışmış mıcır.

Çevrenizden bulduğunuz sopayı ha bire vursanız da toprağa, oyulmaz. Apartman girişinden gizlice su aşırırsınız ve toprağı ıslatırsınız, ama zemin o kadar serttir ki içine girmekte su bile zorlanır. En sonunda bir taş alırsınız ve sopanızı çivileme şeklinde toprağa çakmaya başlarsınız. Çakarsınız çakmasına ama geri çıkarmak ta kolay mı?

Ve olan olur, sopaya vurduğunuz taş (meğer bir beton parçasıymış) son vuruşunuzda ortadan ikiye ayrılır, eliniz var gücü ile sopaya çarpar. Siz tırnağınızın yanından sızan kanları emip suyla da temizlerken aklınız yine o çukurdadır, çünkü yağmurlar yaklaşmakta ve size de en kısa zamanda bir set gölü (baraj) gereklidir.

Yaranızdan akan kanları durdurduktan sonra toprağı kazmak için yeni yollar düşünürsünüz…

(İçinizden kazma kürek yok muydu diyenler olabilir, vardı ama bunların ağırlığı ve boyu beni geçerdi:) ayrıca apartman sakinleri elinde çapa ile bahçeyi eşeleyen bir çocuğu görmezden gelemezlerdi.)

İşte tüm bunlardan sonra toprakta çakılı olan sopaya var gücümle bir tekme savurdum…

Sopa çatırdayarak yamuldu ve altta kalan kısmı, üstündeki toprak tabakasını patlatırcasına yerinden çıktı ve ayakkabımı kum içinde bıraktı.

Kazı işleminde yeni bir yöntem bulunmuştu artık.

Bundan sonraki kazıları bu yöntemle yapmaya başlamıştık ama toprağı kendi deyimimizle ‘’patlattıktan’’sonra pantolonlarımız, kafamız, çoraplarımız fırlayan kumların ve taşların yağmuru altında kalıyordu. Atletimin içinde dolanan kurumuş çamurların beni gıdıkladığı zamanları bugün gibi hatırlarım.

İşte bu sorunun çözümünü ise akıllıca bir yöntem bularak çözdüm. Ayağımla kuvvet uygulamaktansa, başka bir şeyin yardımı ile bunu başarabilirdim. İp bağlayıp sopayı kendime doğru çekebilirdim ama ip için eve koşmak hiç içimden gelmezdi ve de elimi kesip, ipin kendisi de kopabilirdi ki bunu daha önceden denemiştim.

Otların arasında yatıp duran irice bir taş, bana bir şeyler anlatırcasına önümde durup duruyordu.

Sırıtarak kayayı elime aldım ve yatık bir şekilde toprağa saplanmış sopanın açıkta kalan kısmının en ucuna biraz uzakça durarak öylece bırakıverdim.

 Anlık bir ‘’patlamayla’’ sopanın öteki ucu, mezarından fırlayan hortlaklar gibi yerinden fırladı ve benim boyumu kat kat aşan yüksekliklere taşlar fırlatarak yerinden çıkıp, kendi ekseni çevresinde bir iki tur atarak yere düştü.


 Resim 5: Toprağın ''Patlatılması''

Artık gölet yapımı ayrı bir zevkti bizim için.
Bundan sonra işi eğlence olması için abarttık ve inşaatlardan artmış olan kısa boylu düz kalasların bir ucuna kum, taş, sopa ve benzeri şeyleri, orta kısmın altına da destek olması için taş koyarak bunları metrelerce yükseğe ve uzağa atmayı iş haline getirdik.

İşte ilk ‘’İlkel Mancınıklar’’ Her ne kadar bazen kafamızı ve sırtımızı incitse de bunlardı. Lisede bile cetvelin altına silgi koyduktan sonra bir ucuna yumrukla vurarak karşı sıraya kağıt atmak zevkli geliyordu yapan herkese.

Sözünü ettiğim bu ilkel mancınıklar taşları ne kadar uzağa veya yüksekliğe atsalar da, oturmuş bir düzenekleri olmadığından taşları ya çok yükseğe ama yalnızca 1 metre ötenize, ya da yere çok yakın ama uzağa atıyorlardı (Destek taşını merkezden kaydırdıkça bu değerler değişir).

Bu durum kötü sonuçlarda doğurabiliyordu doğal olarak. Kendi kafama yediğim bir taşın kafamın içinde oluşturduğu ‘’Çat’’ sesi sanki gözlerimde bir parlama da çıkarmıştı çarptığı anda

Bu nedenle mahalle içi savaşlarda kullanmaya uygun değildi bu buluş.

Resim6: Dışarıda Yapılabilecek En Kolay Mancınık Türü. Ayakla Karşı Uca Basılır Ve Taş Fırlar, Karşı Uca Taş Atılır, Taş Yine Fırlar. Bu Mancınığa Eğer Ayağınızla Basacaksanız Sırtınızı Mancınığa Doğru Verip Kafanızı Korumalısınız Yoksa Yükselemeyecek Olan Taş Sizi Vurabilir.

Dev Tasarım: Benim Boyuma Yakın Tahtadan Bir Mancınık!

Evet, bu düşünce beni sardığımda aklıma ilk olarak araç gereçleri nereden bulacağım sorusu gelmişti. Tahta kesip biçmekte usta değildim, tam parçalar gerekiyordu bana.

 Bodrum katında yaptığım ufak bir araştırma sonucunda bir kovanın içine tepilerek sokulmuş birçok düzgün tahta parçası bulmuştum. Çivi deseniz ondanda sürüyle vardı.

Düşler beni sarmaya başlamıştı çoktan… Arkadaşlarımın önüne bu makineyle çıktığımı düşünsenize. Yanımda dev bir mancınık ve bana şaşkınlıkla bakan çocuklar. Elime bir döşeme taşı alıyorum ve mancınık kaşığına yerleştiriyorum. İpi bıraktığımda avuçtan büyük bir taş havada yükselip uzakta bir yere ‘’GÜM!’’ diye tozlar kaldırarak düşüyor.

Hele kışın! Dev kartoplarını bu makine ile karda savaşan askerlerin heyecanı ve yorgunluğu ile metrelerce öteye fırlatabilirdim. Mahalle içi savaşlarda arkadaşlarım bu makineyle kendilerine çamur topu atmamam için benimle anlaşma yapacaklardı.

Bu düşlere daldığım günlerde şansım açılmış olmalıydı ki bir tv kanalında yalnızca mancınıklar üzerine yapılmış bir belgesel koyulmuştu. Bu belgeselden çok şey öğrenecektim.

En İyi Mancınık Nasıl Yapılır?


Romalıların kullandığı ilk mancınıklar kabaca şöyle çalışıyordu: Dikdörtgen bir çerçevenin uzun kenarlarının ortasından geçecek şekilde karşılıklı bir halatlar yumağı geriliydi. Bu halatların arasından da bir sopanın altı geçirilirdi. Sopa aşağı doğru çekildikçe halatları gererdi ve bırakıldığında ise o anki durumundan kurtulur ve yükünü fırlatmak üzere kalkardı.

Sopa yükün atılacağı açıya geldiğinde önüne konmuş bir engele çarpıp dururdu ve mancınığın arkası bu etki ile yukarı kalkıp inerdi.


Resim 7: CatapultStore.com 'dan Alınmış Çok Güzel Bir Oynar Resim. Tek Başına Roma Mancınığını Çok İyi Şekilde Anlatıyor.

 Bu yöntemde var olan eksikliklerin en önemlileri 2 tanedir. Birincisi fırlatmada kullan enerjinin önemi bir kısmının çarpma etkisiyle, ikincisi yine bu enerjinin bir kısmının yukarı kalkıp oturan gövdede boşa gitmesi ve sarsıntılarla makinenin eskimesidir.

 Daha sonraki orta çağ tasarımlarında bu sorunlar aşamalar alarak iyice çözülmüş, üstüne birçok yenilikler eklenmiştir. Şu an bile tam olarak nasıl çalıştığını bilemediğim dev çarklı mancınıklar da vardı.

Resim:8 Çarklı Mancınıklara Bir Örnek. Sanırım Bu Çarklar Yükü Kaldırmak İçin Sağlanmış Bir Kolaylık. Yanda Yatan Yaratık (Sanırım At) Çizerin Bolca Yaptığı Perspektif Ve Oran Hatalarını da Gözden Kaçırtmıyor.

 Orta Çağda var olan yeniliklerin en önemlisi fırlatıcı gücün halatlarla değil de, kaldıraçlardaki gibi karşı ağırlıkla sağlanması idi. Ama bu yeterli değildi.
Ağırlıklar kaldıraç sopasının altına tutturuluyordu ve yerleşikti. Bu durum, fırlatma sırasında yarım çember çizen kalastaki alt ağırlıkların, ilk çağ Roma silahlarındaki soruna benzeyen, yer çekiminin sağladığı 90 derecelik dik açılık kuvvetin yer düzlemine paralel başka kuvvetlere bölünerek gövdenin sarsılmasına neden oluyordu. Oysaki bu dik kuvvet yalnızca mermiyi fırlatmaya harcanmalıydı.

Bu sorun, ağırlıkların kalasın altındaki güzel bir oynar sepete yerleştirilmesiyle çözülmüştü.

 Kalası ne kadar indirip kaldırsanız da ağırlıklar, hep yer çekiminin istediği şekilde kaldığından enerji verimli bir şekilde kullanılıyordu. Bu da yetmez denilerek mancınık bir kızağın üstüne oturtuldu ve atış sırasında eylemsizlik kanununca oluşan kuvvetler mancınığın yağlı kızak üstünde ileri geri yaptığı düzgün eylemle düzene sokulmuş oldu.

Resim 9,10: Sepet Şeklindeki Ağırlıkların Çok Çeşitli Yapım Yöntemleri Var. Bu Maketlerde Bunlardan Yalnızca 2 Tanesi Gözüküyor. Üstteki Resimde Balık Oltalarında Kullanılan Kurşun Ağırlıklar Seçilmiş. Alttaki ise Gelin Bohçasına Benzemiş:).

 Mancınığın tepesinde merminin atış yaptığı tabaktan söz etmiştim. Bu tabak ise atışın yapılması için bir yere çarpmalıydı. Çarpmayı ortadan kaldırmak ise, kalasın ucuna kaşık yerine bir file koymaktan geçiyordu.

Filistin de ki çocukların tanklara taş atmak için, içine taş koydukları bir bez parçasını kafalarının üstünde döndürerek atış yaptıklarını haberlerde izlemişsinizdir. Bu yöntem eski Roma'da da askerlerin taş atmak için kullandığı etkili bir yöntemdir.

File uzun olduğundan siz çevirdiğinizde en uçtaki taşın çizgisel hızı da fazla olur ve bu da taşın daha hızlı gitmesini sağlar. Belli bir açıda bezin bir ucunu bıraktığınızda ise taş hızla fırlar.

İşte mancınıklara eklenilen bu son özellik, tabağın ortadan kalkmasına ve merminin hızla atılmasına neden olur.

Resim 11; Gelişmiş Bir Mancınık! Tabağın Yerini Alan File de Gözüküyor. Çizim Gerçekten Güzel.

SIRA BENDE

 Sıra benim mancınıklarıma gelmişti artık İlk önce küçük modeller yaparak işe başladım. Bir zamanların ünlü yapbozları olan K’nex lerle yukarıda anlattığım özelliklerin çoğunu barındıran çok güzel modeller yaptım. Genelde misket, bozuk para ve cıvata attığım bu modeller, internetten bulduğum aşağıdaki modellere çok benziyordu.




Resim 12,13; Ünlü K'nex Yapbozları İle Geçmişte Yaptığım Modeller, İnternette Denk Geldiğim Bu İki Yapıta Çok Benziyordu. Sözü Edilmişken Küçüklüğümde Bir Oyun Aracı Olarak Kullandığım Bu Yapbozları Büyükler Artık Bir Süs Aracı Olarak Kullanıyorlar.

 Hatta bir modelim alev alan alkollü pamuklar atıyordu ve neredeyse evimizin balkonunu yakacaktım. Şükür ki yanımda önlem olarak bulundurduğum bir tas su ile alev alan kartonları zor da olsa söndürmeyi başardım. Tüm balkon kararmış küllü suyla batmıştı, onu da evdekiler görmeden tüm balkonu baştan yıkayarak çözdüm! Alkol kaynağı olarak kolonya kullandığım bu modelleri, yapbozlarım plastik olduğundan metal levhalardan ve kontrplak tahtalardan yapmıştım. Güç kaynağım ise eldivenlerden kesilmiş lastiklerdi.

Sözlerimi Dev Mancınığı nasıl yaptığımla ilgili olarak uzatmak isterdim ama ne yazık ki bunu yapmam için bir hakkım yok.

Çünkü Dev Mancınığım, yanımda duran bir arkadaşımın sinsice sırıtmalarına aldırmadan koyduğum taşları 1 metre öteye bile atmamak için direniyordu.

Hızlıca anlatmam gerekirse iki büyük üçgensel çerçevenin arasına destek çubukları çakmıştım ve en tepeye de bir inşaat demirinin iki ucunu destek çubuklarına paralel şekilde iki üçgene bağlamıştım.

Ortasını demir çubuk çapında deldiğim bir kalası demir çubuğa geçirdim ve oynar bir tahta elde ettim. Ağırlık sepeti olarak içi kum dolu siyah bir pazar poşeti kullandım. Tabak ise mükemmeldi: Plastik pasta tabağı!

Atışlarım arkadaşımın sırıtmaları, yerinden oynayan çivilerin gıcırtıları ve yere düşen taşların boğuk sesleri arasında geçmişin anılarına karışıp kaybolmuştu…


Resim14: Kendi Yaptığım Mancınığın Yeni Oluşturduğum Bilgisayar Modeli. O Zamanki Yaptığım Mancınık Bunun Aynısıydı. Tek Farkı Alttaki Ağırlığın İçi Kum Dolu Sarkıtılmış Pazar Poşeti Olmasıydı. Tasarımda ilgi çekici başka bir nokta ise ne teker, ne kızak, ne de file kullanmamış olmam.

 Daha Küçük Ve Yenilikçi Bir Tasarım Daha Mı?

 Dev mancınık tasarımının başarısızlığa uğramasından sonra, geçen yıllar benim içindeki mancınık yapma isteğini söndürememiş olacak ki, yapmaya zaman bulamamış olsam da yine de düşünmeyi sürdürmüştüm.

Düşüncelerimin içinde sizlerinde hoşuna gidebilecek olan, cepte taşınabilen minyatür mancınıklar bile yapmak istemiştim. (O zaman çocuklukta vardı doğal olarak, her yere oyuncak taşımayı istemek sıradan bir şeydi:) Bunlardan bir sürü üreterek belki de kendi mancınık birliğimi yaratabilirdim...

Tüm bunları düşünürken ağırlık ya da lastik kullanma yöntemlerini de sorgulamamış değildim.

Lastiğin yanında getirdiği kırılma ve eğilmeler, ağırlık bağlamanın getirdiği sınırlamalar bende yenilikçi düşüncelerin doğmasına neden olmuştu.

Atışı sağlamak için elektrikli motorlar kullanmakta, çözüm olabilirdi ama elimi rotor dingiline değdirdiğimde bile duran bu küçük makinalarla, gereksinim duyduğum gücü sağlayamazdım.

Kas gücüne dönüşe sıra gelmişti artık.

O sıralar kayışlı çarklar üstüne kafa yorduğumdan da olsa gerek, dişli çark ve kasnakları kullanmak bana yeni kapılar açabilir diye düşündüm.

Ve İşte! Aklımda yeni bir parlak düşünce oluşmuştu!

Resim 14a: Baştaki İki Tekeri Birbirine Bağlayan Kasnak, Tekerin Birinin Döndürüldüğünde Öteki Tekerinde Dönmesini Sağlar. Bu Durumda İki Tekerde Aynı Yöne Doğru Döner. İkinci Resimdeki Gibi Eğer Kasnak, Tekerleri Çapraz Bir Şekilde Birbirine Bağlıyorsa Tekerler Zıt Yöne Doğru Döner.

Resimlerdeki İlk Tekerlerin Çapı İkinci Tekerlerin Çapından Daha Büyükse, İkinci tekerler Daha Hızlı Ama Daha Güçsüz Bir Şekilde Dönerler.


Resim 14b: Yenilikçi Bir Tasarım, Kasnaklı Mancınık! Bu düzenekte birbirine zıt Şekilde Ve Tek İple Bağlanmış İki Teker Var. Fizikteki Kurallar Gereğince Büyük Teker Üstündeki Tutacak Yardımı İle Sağa Doğru Aşağı Döndürüldüğünde, Küçük Teker De Çok Daha Hızlı Bir Şekilde Sola Doğru Yukarı Kalkacak Ve Mancınık Sopasını (sopa biraz daha kısa olsaydı daha iyi olurdu) Kaldıracaktı. Bu Çizim Bilgisayarımın Yeni Geldiği Zamanlarda Yaptığım Gerçek Zamanlı Çizimlerden Birisidir.

 Bu uğraşı daki en önemli nokta şudur; Büyük teker küçük tekeri kendinden daha hızlı döndürür ama küçük teker bir o kadarda güçsüz olur ve sopayı kaldıramaz. ama kasnak görevi gören İpin bulunduğu yükseklikten daha yukarıdan kuvvet uygulanmasını sağlayan tutacak, uygulama noktasını merkezden ve kasnaktan uzaklaştırarak momentumu yükseltiyor ve bu açıklığı kapatmanıza yarıyor. Tasarımımın boyutu bir alet çantası büyüklüğünde ve evin içinde kullanacağım şekilde olacaktı. Açıkçası küçük denilebilecek bir makina bu.

Tahta kullanmak bu uğraşıda en uygun seçimdi. Ama marangozluğun yanında getirdiği tozlar, talaşlar, testereler beni alıkoymuş olacak ki yalnızca tasarım aşamasında kaldı bu uğraş. Belki şimdi olsa, tanıdık bir marangoz bulup parçaları yaptırırdım:)

İLHAM VEREN RESİMLER, İZLENCELER.

Aşağıdaki resimleri ve izlenceleri bu işe merakı olan arkadaşlara benim gibi büyük bir tasarımla uğraştıktan sonra başarısızlığa uğramamaları ve asla vazgeçmemeleri için koydum. Benim Dev Mancınığı yapmak istediğim günlerde bırakın interneti, bilgisayarım ve hatta cep telefonum bile yoktu. Belki de bu yüzden bir çok ayrıntı ile ilgili bilgim olmadı. Ayrıca çok az bile olsa fizik bilgisine sahip olsaydım en azından her atışta öne arkaya oynayan çerçeveyi durdurmayı az da olsa başarabilirdim. Videolarda yabancı okullarda mancınık yarışmalarının düzenlendiğini görünce, kendi okullarımızda ne kadar kuru eğitimlerin verildiğini hatırladım. Lisede fizik derslerinde zaman buldukça deneylerle değil, testlerle uğraşırdık. Üniversitelerin Fizik ve Mühendislik bölümlerinde bile böyle eğlenceler yok.


 El Yapımı Mancınık Maketi Nasıl Yapılır? İzlencesi (Video)
 Liseler Arası Yapılan Bir Mancınık Yarışmasından Kesit (izlence)
 İşi Abartmış Eğlence Arayan Bir Takım Gençler (İzlence)




Resim 15: Çok Şirin Bir Maket. ''Benim Aynımdan Yap'' Dercesine Duruyor.




Resim 16: Bir Uğraşıcı Kendi Tasarımını Yapıp İnternete Koymuş. Ne Kadarı Çalışır Bilinmez.
Resim 17: Bu Maket Parçalarının Resmi Büyütülüp, Birebir Şekilde Kesilip Üreterek Bir Mancınık Yapılabilir.

Resim 18: Nasıl Çalıştığını Anlayamadığım Ama Çok Çekici Gözüken Bir Model.



Resim 19: Yüklenmiş Bir Roma Mancınığı Daha.


Resim 20: Yeni Türden Mancınık...


Resim 21: BU SAATTEN İSTİYORUM!

4 yorum:

  1. çok saol yarışmada kazanacağım bu bilgiler sayesinde

    YanıtlaSil
  2. Yararlı olabildiysem ne mutlu bana.

    YanıtlaSil
  3. tesekkurler fen dersınde cok yardımcı oldu

    YanıtlaSil
  4. Teşekkürler bende modelini yapıyorum bir tane.

    YanıtlaSil